İnsanlığın tarihine baktığımızda, son birkaç yüzyılda kadın hakları konusunda hatırı sayılır bir yol katedildiğini görürüz. Geçtiğimiz yüzyılın başında dünyanın neredeyse hiçbir yerinde kadınların oy kullanamaması ve ancak eşlerinin imzasıyla çalışabilmeleri gibi gündemler varken, 21. yüzyılda kadınların üst düzey pozisyonlarda yer alması, liderliği gündemlerimiz arasında.
Geçtiğimiz yüzyıl içerisinde kazanılmış haklar elbette çok büyük birer adım, ancak önümüzde katedilmesi gereken çok daha uzun bir yol var. Bu yolun bu kadar uzun olmasının en büyük sebebi ise, cinsiyete dayalı ayrımcılığın artık fark edilemeyecek kadar küçük detaylarda saklanmış olması. Bugün kadınlar eşit eğitim hakkına, çalışma hakkına, kariyerinde yükselme hakkına teoride sahip olsa da gözlemlediğimiz gerçek manzara bundan çok farklı. Kâğıt üzerinde sahip olunan haklar, sosyal ve ekonomik alanlarda erkek egemen bir düzeneğin hâkim olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Güç ve liderlikte cinsiyete dayalı farkın oranı hala çok yüksek. Dünya genelinde kadınlar, parlamento koltuklarının yalnızca %26’sına sahip. İş dünyasında yönetici rollerinin yalnızca %28’inde kadınlar yer alıyor. Cinsiyet eşitliğine yönelik adımların hızı ise gösteriyor ki 2050’ye kadar bu oran yalnızca %30’laraerişebilecek. Kız çocuklarının eğitimdeki kazanımlarının ivmesi giderek azalıyor; kadınlar beceri geliştirme fırsatlarını kaybediyor.
Kadın mücadelesinin talepleri sonucunda kadınların da lider olabileceği profesyonel dünyaya kabul ettirildi, ancak liderlik pozisyonlarına taşınmaları ve orada tutunmaları, erkeklerin kariyer yolculuğunda olduğu kadar kolay değil. Çünkü temel problem, kadınların kariyer yolculuğunun en başından başlıyor. Çalışma hayatına dahil olma yaşındaki kadınların yalnızca %61’i işgücünde yer alırken, bu oran erkeklerde %90. Bunun yanı sıra, bozulan kariyerler, bakım sorumlulukları ve ücret ayrımcılığı, kadınların dünya çapında işgücü gelirinin yalnızca üçte birini kazanması anlamına da geliyor. toplumsal cinsiyete dayalı süreğen engellemeler, kadınların bilim, teknoloji ve inovasyondaki rollerini sınırlıyor. Bu durum, yapay zekanın yükselişe geçmesiyle birlikte rahatlıkla görünür hale geldi.
UNESCO’nun 2023 raporu, her 3 araştırmacıdan sadece birinin kadın olduğunu gösteriyor. ILO, WIPO ve UN’in 2023 raporları, Global SDG Indicators Database’in verileri de bize benzer şeyler söylüyor: Uluslararası patentlerin yalnızca %17’si kadınlara aitken, %83’ü erkeklere ait. Erkeklerin bir bilgisayar programı yazma bilgisi kadınların 3 katı oranında. Dünya genelinde kadınlar bilim, mühendislik ve BİT alanındaki işlerin yalnızca %25’inde yer alıyor.
Bunun yanı sıra, liderlik, bugünün dünyasında yeni beceriler edinmek ve liderlik rolünün gerekliliklerine kendini adapte etmekten çok daha fazlasını gerektiriyor. İnsanlar lider rolünü içselleştirerek, bir amaç duygusunu geliştirerek lider olabilirler. Kariyerlerinde yükseldikçe güvenli alanlarının dışına çıkmaları ve bir oranda da attıkları adımlarda cesaretlendirilmeleri, onaylanmaları ya da eleştirilmeleri gerekir. Sonraki adımlarının haritasını bunlar belirler ve lider olmayı bu yolda içselleştirirler. Ancak 15-49 yaş arası evli veya partneriyle birlikte yaşayan kadınların yalnızca %56'sı kendi seçimlerini yapabiliyorken, kadınların bu liderlik yolculuğunda çok sayıda engelle karşılaştığını kabul etmek gerekiyor.
Yöneticilik kavramı yerine liderlik kavramını kullanmamızın bir sebebi var. Bugün liderlik olarak tanımladığımız şey, mutlak otoritenin ve hiyerarşinin ötesinde, otoritenin ne zaman, nasıl ve ne kadar kullanılacağının hassas bir ayarlamasını yapabilmek demek. Yani büyük oranda, liderlik becerileri ya da algılamaları, liderlerin birlikte çalıştıkları insanlarla ilişkileriyle doğrudan ilintili.
İşte tam da bu nedenle, kadınların liderlik rolüne “doğal olarak” adapte olamadığı inancı hala kolektif bilinçdışında yer alıyor. Bir erkeğin meydan okuyucu bir davranışı kendine güven olarak algılanabilirken, aynı davranışı bir kadın gösterdiğinde “fazla otoriter” ve “agresif” bulunabiliyor.
Kadınlar liderlik pozisyonlarında saygı duyulmak ve sevilmek arasında bir tercih yapmak zorunda kalıyor. Fazla yumuşak, anlayışlı ve ılımlı olduklarında düşünceleri görmezden geliniyor ve dolayısıyla “pasif” ve “masada varlığını belli edemeyen” liderler olarak algılanırlarken, kendi varlıklarını ortaya koymak için gösterdikleri davranışlar dolayısıyla da çoğu zaman eleştiri oklarına maruz kalıyorlar. Kadınların başarılı lider olamayacaklarına dair yaygın kanı, kadınların davranışlarının yakın mercekten izlenmesine sebep oluyor. Doğal olarak da kadınlar, kariyerlerinin en başından itibaren üzerlerindeki merceklere göre kendilerini ayarlamaya çalışırken liderlik yolculuklarında liderliği içselleştiremiyorlar.
En son veriler ortaya koyuyor ki, dünya genelinin %54'ünde; sürdürülebilir kalkınma hedefi göstergeleri içinde bulunan ve , halihazırda aştığımız varsayılan, kapsamlı yasal çerçeveler ve kamusal yaşam bağlamında kadına şiddet, istihdam, evlilik ve aile alanlarının hiçbirinde gerekli yasal düzenlemelerin tümü mevcut değil.
Tüm bu veriler, eşitlikte sandığımız kadar ileride olmadığımızı kanıtlıyor., Buna karşılık, kadın liderlere ihtiyacımız olduğunu gösteren çalışmalar da mevcut. Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir çalışmada, liderlikle ilgili ölçülen sekiz özelliğin yedisinde kadınlar erkeklerden daha iyi veya erkeklerle eşit sırada yer alıyor. Sosyal psikolog Dr. Joshi tarafından 2022'de yürütülen bir araştırmaya göre, bir erkek lider yerine tek bir kadın liderin varlığı, organizasyonda daha adil muamele, daha adil maaş ve statü dengesinin gelişmesini sağlıyor. Organizasyonel psikolog Dr. Wolley’nin çalışmasına göre, ekiplerde kadınların varlığı işbirliğini artırıyor, çünkü kadınlar grup süreçlerine gerekli katkıyı sağlıyor.
Özetleyecek olursak, her ne kadar ihtiyaç olsa da kadınların liderlik pozisyonlarında ve karar alma mekanizmalarında yer almamalarının nedenleri, temel haklarına sahip olma yönündeki eksikliklerden ve engellemelerden ileri geliyor. Söylenmesine gerek bile yok ki daha adil ve üretken bir gelecek için, kadınların eğitim hakkından başlayarak bilim ve teknolojide eşit fırsatlara sahip olması gerekiyor. Uygulanması gereken bir başka politika ise, mavi yakadan üst düzey yöneticiliklere kadar her alanda minimum bir kadın istihdamı kotası konulması. Bu politikalara ek olarak gereklilikler arasında esnek çalışma düzenlemeleri, liderlik mentorluğu, bakım verme hizmetlerini ulaşılabilir kılma yer alıyor.
Kadınların liderlik pozisyonlarında yer almalarını desteklemek için Amerikan Psikoloji Birliği’nin önerisi ise şöyle: Potansiyel liderleri erkenden tanımak, mentorluk ve sponsorluk programları sağlamak, kadınlar tarafından yönetilen organizasyonlarda kadın istihdamı teşvikini sağlayarak kadınların kariyer yolculuklarında doğru desteğe sahip olmasını sağlamak, kadınların birbirine destek olduğu ekosistemler yaratmak.
Profesyonel dünyada kadın liderlerin varlığının birçok alanda olumlu etkisinin olacağı bilinirken, kadınların güçlendirilmesine yönelik atılması gereken adımları atmaya başlamak, eşitlik ve adaleti sağlamak her zamankinden çok daha önemli. Gelecek, keşfedilmemiş potansiyeldeki kadınların elinde.
Referanslar:
3.https://www.unwomen.org/en/news-stories/explainer/2022/09/explainer-sustainable-development-goal-five?gclid=Cj0KCQjw06-oBhC6ARIsAGuzdw1I_y_Cn2a7qVbEmdyuNtFlcnzsb9JCD0Bl9V1D80LclSQS_FzpkJQaAg50EALw_wcB
Son Makaleler